23 Ekim 2009 Cuma

Çayırkuşuna Gazel. İngilizceye çeviren:Baki Yiğit

Ahmet Ada
Translated by Baki Yiğit


ODE TO MEADOWLARK

- to Muammer Ketencoğlu


Is it Manolis Hiotis coming with his lifeline bouzouki on his shoulder,
And bringing together the winter and his agonies, a summer merriment in his heart

It rains for days, there remain blond women,
Childrens’ laughter and the silver of waters.

Faded cloves on the collar of streets,
Word is falling, labor is stolen, Kavuras' sudden death

Manolis is making fun of his agonies with his mother-of-pearl inladed fury,
Quiet appearances of tempered loves before windows

This is us making a rose go with sisters’ hair,
A few meadowlarks flying open from children’s hair


(Vinyl Record Odes, 1995)




çayırkuşu’na gazel

- Muammer Ketencoğlu’na


Manolis Hiotis midir gelen omzunda can suyu buzukisi,
Acılarıyla buluşturuyor kışı, yüreğinde yaz cümbüşü

Yağmurlar yağıyor günlerce sarışın kadınlarla,
Çocukların gülüşü kalıyor bir de suların gümüşü

Sokakların yakasında soldurulmuş karanfiller,
Söz düşüyor, emek çalınmış, birdenbire Kavuras’ın ölüşü

Acılarıyla alay ediyor Manolis sedef kakmalı öfkesiyle,
Menevişli sevdaların usulca pencere önlerine çıkışı

Biz buyuz işte, gülü yakıştıran ablaların saçlarına,
Çocukların saçlarından fırlayan birkaç çayırkuşu


(Taş Plak Gazelleri, 1995)

19 Ekim 2009 Pazartesi

GEYİK

GEYİK


Ağrıyan bir yanım deniz hâlâ
Ölü suları bırakıp da geldim
Kim bilir lodosçudur soykütüğüm
Kollarımı iki yana açsam
İki kadırga direği öyle sessiz
Öyle uğultulu gece gündüz

Toprak sahipleri topraklarındaydı hâlâ
Kente lodos kapısından girdim
Yanımda beyaz bir geyik
Kimse bir geyikle geldiğime inanmadı
Ne patlak gözlü bankerler
Ne karanlık koridorların mübaşirleri

Hiç soran olmadı deniz halkını,
Parsı, bin türlü balığı, şimşeğin kılıcını,
Kör savaşta ölenleri, kürekçileri,
Tüketilen denizi, şarap rengi göğü,
Hiç mi hiç soran olmadı.
Bütün gün caddelerde yürüdüm,
Bakıp geçtiler kayıtsız biçimde
Savaşlardan kurtardığım geyiğe


AHMET ADA

denizsuyukâsesi,
emmuz-ağustos-eylül 2009,
sayı :39

17 Ekim 2009 Cumartesi

12 Ekim 2009 Pazartesi

Balkon (Türkçe - İngilizce)

Ahmet Ada

Translated by Baki Yiğit
THE BALCONY


This balcony, the home of poetry overlooking the sea,
The place where I talk to myself,
The narrow space in which I go after a poem
With the hay of words untill dawn.

How have I been breathing this air for so many years?
My water-like life flies
Through celestial images.

This balcony, abundance of stars at nights,
And their short hornpipe over rivers.
It’s blissful with evening primroses
Whenever doves fly long
Off the opposite roof.

This balcony, a time-out world.








Balkon


Bu balkon, deniz gören şiirin yurdu,
Konuştuğum yer kendi kendime
Gün ağarana dek sözcüklerin samanıyla
Şiir kovaladığım dar mekân


Nasıl soludum onca yıl bu havayı?
Su gibi bir şey akıp gider
Ömrüm göksel imgelerden

Bu balkon geceleri yıldız bolluğu
Kısa çalgısı ırmakların üstünde
Güvercinler uçmayagörsün uzun
Uzun karşı damdan açıklara
Keyiflidir o zaman gecesefalarıyla

Bu balkon, zaman dışı dünya

İzleyiciler