Ahmet Ada
Translated by Baki Yiğit
ODE TO MEADOWLARK
- to Muammer Ketencoğlu
Is it Manolis Hiotis coming with his lifeline bouzouki on his shoulder,
And bringing together the winter and his agonies, a summer merriment in his heart
It rains for days, there remain blond women,
Childrens’ laughter and the silver of waters.
Faded cloves on the collar of streets,
Word is falling, labor is stolen, Kavuras' sudden death
Manolis is making fun of his agonies with his mother-of-pearl inladed fury,
Quiet appearances of tempered loves before windows
This is us making a rose go with sisters’ hair,
A few meadowlarks flying open from children’s hair
(Vinyl Record Odes, 1995)
çayırkuşu’na gazel
- Muammer Ketencoğlu’na
Manolis Hiotis midir gelen omzunda can suyu buzukisi,
Acılarıyla buluşturuyor kışı, yüreğinde yaz cümbüşü
Yağmurlar yağıyor günlerce sarışın kadınlarla,
Çocukların gülüşü kalıyor bir de suların gümüşü
Sokakların yakasında soldurulmuş karanfiller,
Söz düşüyor, emek çalınmış, birdenbire Kavuras’ın ölüşü
Acılarıyla alay ediyor Manolis sedef kakmalı öfkesiyle,
Menevişli sevdaların usulca pencere önlerine çıkışı
Biz buyuz işte, gülü yakıştıran ablaların saçlarına,
Çocukların saçlarından fırlayan birkaç çayırkuşu
(Taş Plak Gazelleri, 1995)
23 Ekim 2009 Cuma
19 Ekim 2009 Pazartesi
GEYİK
GEYİK
Ağrıyan bir yanım deniz hâlâ
Ölü suları bırakıp da geldim
Kim bilir lodosçudur soykütüğüm
Kollarımı iki yana açsam
İki kadırga direği öyle sessiz
Öyle uğultulu gece gündüz
Toprak sahipleri topraklarındaydı hâlâ
Kente lodos kapısından girdim
Yanımda beyaz bir geyik
Kimse bir geyikle geldiğime inanmadı
Ne patlak gözlü bankerler
Ne karanlık koridorların mübaşirleri
Hiç soran olmadı deniz halkını,
Parsı, bin türlü balığı, şimşeğin kılıcını,
Kör savaşta ölenleri, kürekçileri,
Tüketilen denizi, şarap rengi göğü,
Hiç mi hiç soran olmadı.
Bütün gün caddelerde yürüdüm,
Bakıp geçtiler kayıtsız biçimde
Savaşlardan kurtardığım geyiğe
AHMET ADA
denizsuyukâsesi,
emmuz-ağustos-eylül 2009,
sayı :39
Ağrıyan bir yanım deniz hâlâ
Ölü suları bırakıp da geldim
Kim bilir lodosçudur soykütüğüm
Kollarımı iki yana açsam
İki kadırga direği öyle sessiz
Öyle uğultulu gece gündüz
Toprak sahipleri topraklarındaydı hâlâ
Kente lodos kapısından girdim
Yanımda beyaz bir geyik
Kimse bir geyikle geldiğime inanmadı
Ne patlak gözlü bankerler
Ne karanlık koridorların mübaşirleri
Hiç soran olmadı deniz halkını,
Parsı, bin türlü balığı, şimşeğin kılıcını,
Kör savaşta ölenleri, kürekçileri,
Tüketilen denizi, şarap rengi göğü,
Hiç mi hiç soran olmadı.
Bütün gün caddelerde yürüdüm,
Bakıp geçtiler kayıtsız biçimde
Savaşlardan kurtardığım geyiğe
AHMET ADA
denizsuyukâsesi,
emmuz-ağustos-eylül 2009,
sayı :39
17 Ekim 2009 Cumartesi
12 Ekim 2009 Pazartesi
Balkon (Türkçe - İngilizce)
Ahmet Ada
Translated by Baki Yiğit
THE BALCONY
This balcony, the home of poetry overlooking the sea,
The place where I talk to myself,
The narrow space in which I go after a poem
With the hay of words untill dawn.
How have I been breathing this air for so many years?
My water-like life flies
Through celestial images.
This balcony, abundance of stars at nights,
And their short hornpipe over rivers.
It’s blissful with evening primroses
Whenever doves fly long
Off the opposite roof.
This balcony, a time-out world.
Balkon
Bu balkon, deniz gören şiirin yurdu,
Konuştuğum yer kendi kendime
Gün ağarana dek sözcüklerin samanıyla
Şiir kovaladığım dar mekân
Nasıl soludum onca yıl bu havayı?
Su gibi bir şey akıp gider
Ömrüm göksel imgelerden
Bu balkon geceleri yıldız bolluğu
Kısa çalgısı ırmakların üstünde
Güvercinler uçmayagörsün uzun
Uzun karşı damdan açıklara
Keyiflidir o zaman gecesefalarıyla
Bu balkon, zaman dışı dünya
Translated by Baki Yiğit
THE BALCONY
This balcony, the home of poetry overlooking the sea,
The place where I talk to myself,
The narrow space in which I go after a poem
With the hay of words untill dawn.
How have I been breathing this air for so many years?
My water-like life flies
Through celestial images.
This balcony, abundance of stars at nights,
And their short hornpipe over rivers.
It’s blissful with evening primroses
Whenever doves fly long
Off the opposite roof.
This balcony, a time-out world.
Balkon
Bu balkon, deniz gören şiirin yurdu,
Konuştuğum yer kendi kendime
Gün ağarana dek sözcüklerin samanıyla
Şiir kovaladığım dar mekân
Nasıl soludum onca yıl bu havayı?
Su gibi bir şey akıp gider
Ömrüm göksel imgelerden
Bu balkon geceleri yıldız bolluğu
Kısa çalgısı ırmakların üstünde
Güvercinler uçmayagörsün uzun
Uzun karşı damdan açıklara
Keyiflidir o zaman gecesefalarıyla
Bu balkon, zaman dışı dünya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)